Перевод: со всех языков на арабский

с арабского на все языки

bozulmuş olan

  • 1 bozuk

    1. فسيد [فَسِيد]
    2. كسير [كَسِير]
    3. متفسخ [مُتَفَسِّخ]
    4. متكسر [مُتَكَسِّر]
    5. متهشم [مُتَهَشِّم]
    6. مخرب [مُخَرَّب]
    7. مدمر [مُدَمَّر]
    8. معطوب [مَعْطُوب]
    9. مكسر [مُكَسَّر]
    10. مكسور [مَكْسُور]
    11. مهشم [مُهَشَّم]
    12. هشيم [هَشِيم]
    13. يباب [يَبَاب]

    Türkçe-Arapça Sözlük > bozuk

  • 2 kokuşuk

    1. ألخن [أَلْخَن]
    Anlamı: kokuşmuş, bozulmuş olan
    2. خام [خامّ]
    Anlamı: kokuşmuş, bozulmuş olan
    3. خم [خَمّ]
    Anlamı: kokuşmuş, bozulmuş olan
    4. زخم [زَخِم]
    Anlamı: kokuşmuş, bozulmuş olan
    5. زنخ [زَنِخ]
    Anlamı: kokuşmuş, bozulmuş olan
    6. سنخ [سَنِخ]
    Anlamı: kokuşmuş, bozulmuş olan
    7. سهك [سَهِك]
    Anlamı: kokuşmuş, bozulmuş olan
    8. عطن [عَطِن]
    Anlamı: kokuşmuş, bozulmuş olan
    9. عفن [عَفِن]
    Anlamı: kokuşmuş, bozulmuş olan
    10. متعفن [مُتَعَفِّن]
    Anlamı: kokuşmuş, bozulmuş olan
    11. مخم [مُخِمّ]
    Anlamı: kokuşmuş, bozulmuş olan
    12. منتن [مُنْتِن]
    Anlamı: kokuşmuş, bozulmuş olan
    13. نتن [نَتِن]
    Anlamı: kokuşmuş, bozulmuş olan

    Türkçe-Arapça Sözlük > kokuşuk

  • 3 kesik

    1. فسيد [فَسِيد]
    2. متفسخ [مُتَفَسِّخ]
    3. مجدود [مَجْدُود]
    4. مقطوع [مَقْطُوع]

    Türkçe-Arapça Sözlük > kesik

  • 4 onarmak

    1. أصلح [أَصْلَحَ]
    Anlamı: bozulmuş, eskimiş olan bir şeyi düzeltip işler duruma sokmak
    2. رمم [رَمَّمَ]
    Anlamı: bozulmuş, eskimiş olan bir şeyi düzeltip işler duruma sokmak
    3. صلح [صَلَّحَ]
    Anlamı: bozulmuş, eskimiş olan bir şeyi düzeltip işler duruma sokmak

    Türkçe-Arapça Sözlük > onarmak

См. также в других словарях:

  • deli — sf. 1) Aklını yitirmiş olan, akli dengesi bozulmuş olan, mecnun 2) Coşkun, azgın (hayvan, duygu vb.) Bu deli öfkeyi kime veya nelere, bir namlu gibi çevireceğini bilemiyordu. T. Buğra 3) mec. Davranışları aşırı ve taşkın olan (kimse), çılgın Ben… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kesik — sf., ği 1) Kesilmiş olan Biri saçları kesik, gözleri ayrık, dişleri dökük fakat çok dinç ve güzel bir nineydi. H. E. Adıvar 2) Kesilerek bozulmuş olan Kesik süt. 3) Kısa 4) is. Çiğ sütten yapılan yağsız peynir, çökelek, ekşimik 5) is. Gazete,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • abdestsiz — sf. 1) Abdest almamış olan (kimse) 2) Abdesti bozulmuş olan (kimse) 3) zf. Abdest almadan, abdest almaksızın 4) is., mec. Kötü adam Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller abdestsiz yere basmamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hasta — sf., Far. ḫaste 1) Sağlığı bozuk olan, esenliği yerinde olmayan, hastalanmış, rahatsız Annem o evin önü sofalı bir odasında hasta yatıyordu. Y. K. Beyatlı 2) mec. Aşırı düşkün, tutkun Maç hastası. 3) argo Parasız, züğürt 4) tkz. Zihinsel… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • akidesi bozuk — sf., ğu İnancı bozulmuş olan (kimse) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bozuk — 1. sf., ğu 1) Bozulmuş olan Daracık ve bozuk kaldırımlardan çamurlu sular akıyordu. T. Buğra 2) Görevini yapamaz duruma gelmiş (organ) Ağzındaki birkaç bozuk dişten şüphe ettim. R. N. Güntekin 3) is. Madenî para, bozuk para Hiç olmazsa birkaç… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bozuşuk — sf., ğu Araları açılmış, bozulmuş olan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • eşlemesiz — sf., sin., TV 1) Görüntü ve ses kuşakları veya ses kuşakları arasında eşleme bulunmayan (film) 2) Eşlemesi bozulmuş olan (film) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kokuşuk — sf., ğu 1) Kokuşmuş, bozulmuş olan, müteaffin 2) mec. Kokmuş …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • onarımcılık — is., ğı Bozulmuş olan nesneleri onarıp yararlı bir duruma getirme, tamircilik …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yenileme — is. 1) Yenilemek işi Biraz sonra kadın, kucağında tabaklar, şişeler, bardak ve kadehlerle geldi, sofrayı yenilemeye başladı. Y. K. Karaosmanoğlu 2) mim. Eski bir yapıda yıkılmış, bozulmuş olan bölümleri aslına uygun bir biçimde onarma,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»